Direniş Çadırı Eylemlerinin Meşrûiyetine Dair Basın Açıklamasına Zarûrî Açıklama




25 Haziran 2004 tarihli “İsrail’i Besleyen Kanalları Kesme Mücadelesi Meşrûdur, İtibarsızlaştırılamaz” başlıklı Basın Bildirisine değerli dostlarımın ricası üzerine imzamı attım.

Ancak,

Basın Açıklaması ortak duyarlılıklardan birine hasredilmiş olduğundan diğer konulara ilişkin şerhlerimi burada açıklama zarûreti doğdu.

Basın açıklamasının muhatapları, Direniş Çadırı eylemlerinin meşrûiyetine dair şüpheler uyandırıcı beyanlarda bulunan kesimlerdi. Bu kesimlerin gerekçelerinden önemlisi de eylemcilerden bazılarının farklı inançlardan olması ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bakış ve eylemlerinin kabul edilemezliği idi.

El hak bu tespit doğrudur ancak Direniş Çadırı eylemcilerinin tamamını zararlı ideoloji sahibi olarak kabullenmek elbette mümkün değildi. Fakat ortak direniş söylemleri, farklı inançların öne çıkarılması değil, Siyonist, soykırımcı katil İsrail’in petrol sevkiyatıyla beslenen kan damarının kesilmesi yönündedir. Bu yönüyle tasvip edilir ve birlikteliklerine tahammül edilirdir.

Burada tahammül edilemez birtakım aymazlıklara dikkat çeken başka bir Basın Bildirisi yazmak gerekirdi. Buna dair bileşen bulamadığımdan şahsi görüşümü yazmak zaruri oldu.

İlginçtir: Katil Siyonist İsrail ve yandaşlarını hatta ürünlerini boykot eden yerli STK’larımız, cemaatlerimiz, Türkiye’nin İsrail ile 76 yıllık dostluğundan, zaman zaman normalleşmelerinden, yakın geçmişte TBMM’de ve 7 Ekim’den 17 gün önce ABD’de Türkevi’nde en üst seviyede bu katilleri ağırlamalarından, onurlandırmalarından, normalleşme çabalarından, iktidarı destekleyen yayın organlarının Siyonistlerin markalarının reklamlarını yapmalarından hiç bahsetmediler, hala daha bahsetmiyorlar.

Devletin, hükümetlerin soykırımcı katillerle işbirliklerinin gündem olmaması nasıl açıklanabilir? Kaldı ki bu soykırım 76 yıldır tüm dünya tarafından bilinir ve soykırım olarak adlandırılır.

Sivil Toplum, iktidarların karşısında ve yanında değil uzağında olmalı ki her tür güç odağının tesirinde kalmamalıdır.

Söz konusu bildiride bu yanlış tercih ve tutumlara değinilmemiş olması bir eksiklik ancak Direniş Çadırlarına eleştirilere karşın ortak tavır yönünden olumludur.

Kamuoyuna arz ederim.

Av. Muharrem Balcı